UVC teknoloji sağlıkta neden önemlidir?
Bu günlerde Covid-19 ( koronavirüs ) sebebi ile ultraviyole ( UV ) ışık kavramını sıkça duyar olduk. Sterilizasyon için mevcut birçok yöntem içerisinde farklı bir alternatif ve hatta en etkili alternatif diyebiliriz. Peki bu teknoloji nedir ve UV sterilizasyon uygulamaları nasıl yapılır, nelere dikkat edilmesi gerekir? Mikroplara virüslere karşı en etkili silahtır.
Birçok sektörde farklı amaçlar ile kullanılan bu teknolojinin daha çok laboratuvar ortam sterilizasyonu uygulamaları üzerinde durmak istiyorum.
Ortam sterilizasyonunda etkili çözüm olan ultraviyole veya morötesi ışın kısaca “UV” olarak adlandırılır. UV ışınımın dalga boyu 100 nm ile 400 nm aralığındadır. Bu ışınım gözle görülmez çünkü gözümüz 400 nm ile 700 nm aralığında görünür ışık olarak adlandırılan dalga boylarını algılar. Görülebilen en düşük ışınımı mor olarak algıladığımızdan, mor ışıktan daha küçük bölgeye “morötesi” denilmektedir. Işık kavramında olduğu üzere ultraviyole ışımada da dalga boyunu nanometre(nm) kavramı ile tanımlarız. Nanometre metrenin milyarda biri olarak ifade edilir.
UV-C Bandı : Bu ışınım aralığı sağlık açısından en tehlikeli aralıktır. Bu bandın dalga boyu 200-280 nm aralığındadır. Ozon tabakası bu ışınların dünyaya ulaşmasını engeller. UV-A ve UV-B’de olan cilt üzerinde emilimin aksine UV-C ışımada cilde gelen ışığın büyük bir bölümü yansıtılır. %4 – %7’lik kısmı epidermisin en üst tabakası olan stratum corneum’un ilk 2 mikrometresinde tutunur. Bu ışıktan en çok etkilenen organ gözdür. Göz aşırı doza maruz kaldıktan 1-12 saat sonra kum varmış hissi ile gözden yaş gelmeye başlar. Çok ürkütücü ve acı verici olmakla beraber genellikle 1 – 2 gün içerisinde kalıcı hasar olmadan atlatılır.
UV-GI : UV-C’nin bu ışıma dalga boyu mikrop öldürücü olarak bilinir. UV-GI 253.7 (254) nm dalga boyuna denir. Bu dalga boyunda yayılan ışıma DNA/RNA yapılarında bulunan nükleik asit tarafından absorbe edilir ve bu olay primidin moleküllerinin dimerizasyonuna neden olur. Yalnızca DNA/RNA yapılarında bulunan timin moleküllerinin dimerizasyonu öncesi DNA/RNA yapılarını tahrip eder ve etkinin devam etmesi ile mikroorganizma canlılığını yitirir. Memeli hücrelerinde tahribat oluşsa bile DNA onarım enzimleri hızlı bir şekilde tamiratı gerçekleştirir. UVGI günümüzde birçok sterilizasyon işleminde kullanıldığı gibi hiçbir antibiyotiğin etki etmediği dirençli bakterilerin oluşturduğu yaraların tedavisinde başarı göstermektedir. Bunun üzerine bilimsel çalışmalar devam etmektedir.